5 Temmuz 2011 Salı

Gecikmeli One Love Notları...

Acısıyla tatlısıyla bir festival geride kaldı...
Akılda kalanlara, gönüllere kazınanlara, illallah dedirtenlere kısaca değinmek gerek...

1. Gün:
-İlk gün gazıyla erkenden festival alanına gidildi
-Aşırı sıcağın etkisiyle, sevgili 123 malesef, ay şurası gölgeymiş, minderler ne ara bitmiş, nereye çöksek, yiyecek ne var, bira kaç paramış nidaları arasında mundar oldu :( 
-Bizler yağmur beklerken şiddetini artıran sıcağa rağmen, BEA sahnedeyken, ön saflarda yerler alındı, saçma bir açıyla insanın beynine işleyen güneşe inat eğlenildi. Büyük Ev Ablukada'nın performansı, kendi deyimleriyle sezon finaline yakıştı..
-Yavaştan acıkan karınlar ile soluk Tamirane'de alındı. Çok sevdiğimiz saydığımız mekanlardan olan Tamirane, çakma festival mönüsü ve paraları peşin tahsil ediyoruz beyler yaklaşımıyla bu defa güldürmedi...
-Nneka Tamirane'nin içinden duyulduğu kadar dinlendi
-Yemek sonrası dolu dolu diye tabir edilen yan sahneye uğrandı. Ancak merakla beklenen Kısmet Show, tabiri caizse ufak çaplı fiyasko oldu, pek tebessüm ettiremedi, belki de sıcağın azizliğine uğradı...
-Happy Mondays için ana sahneye dönüldü ancak "eh işte" dedirtti
-Ve God Bless Manic Street Preachers.. Oldukça başarılı bir setlistle keyifleri yerine getirdi. Özellikle son kısımları uzaktan, çimlerde yatarak, gökyüzünü izleyerek dinlemek süpperdi. Kesinlikle günü kurtardı
-İlginç bir nokta, aynı saatlerde 2. sahnede Model azımsanmayacak bir kitleyi çekmeyi başardı..
-Konser sonu parti çadırı... Yorum yok, toplama kampı mı desem, gaz odası mı.. bu kadar insanı toplamışken aradan çıkaralım demiş birileri heralde. Çalan müzikler ne kadar güzelse, ortam da o kadar dayanılmazdı.. giremeyen bir, giren bin pişman oldu..

2. Gün:
-İlk gün yenilen güneşe inat geç gidildi, bus  sefer de otoparka girmek kabus oldu
-Neşeli Milis'in sonuna yetişildi bişi anlaşılmadı
-Cake iyiydi. ama bendenizi pek kesmedi. Yerimizden kaldıramadı. Onu da havanın boğuculuğuna ve ortamın kalabalığına verdik ve geçtik
-En kalabalık karaoke uygulaması patladı. sadece sahnenin önündeki tipler kendi söyledi kendi dinledi, öyle binlerce kişilik katılımlı dev koro hikayeydi
-Akabinde Editors. Kelimenin tam manasıyla on numara performans izletti. Ortamı gerçek bir festival havasına çevirmeyi, insanların yüzünü sahneye döndürmeyi başardı en azından
-Ve Suede... Brett Anderson'un enerjisi, formu, sesi insanı resmen kitledi. Festival kapanışını "Beautiful Ones" ile yapmak, zirvede bırakmak oldu adeta...

Yani müzikal anlamda işler yolundaydı diyebiliriz... Bi de genel festival tespitleri var işte onlara da şeyedelim..

-ortam cıvıl cıvıl rengarenk, insanlar en bebiş kıyafetleriyle gelmiş. Renkli pantolon ve RayBan sponsorluğunda bir festivaldi işte. Ha bi de belinde, omzunda ya da göbeğinde dövme olmayan hatunları almıyolardı sanırsam :P bu arada erkeklerin artık kızlardan daha renkli giyiniyor oluşu da pek hoşuma gitmedi =)
-yemek alanı yetersiz, dar, yemekler kötü, biralar su gibi, tuvaletler pis ve sıralı falanlı filanlıydı işte, el classico
-oyun alanları bence yine gereksizdi, ama en azından bir grup insan oyalandığı için ortamın kalabalığını alıyordu işte biraz
-ortalıkta dolanan bando, festivalin en eğlenceli atraksiyonuydu, çaldıkları parçalarla kitleleri arkalarından sürüklemeyi başardı
-one like bilekliği ile duvara tırmandım, tuvaletteyim, bira aldım tarzı notifikasyonlarla facebook ve twittera selam çalmak ilginç bi uygulamaydı, baya bi insan kullanıyordu
-ortam inanılmaz kalabalıktı, özellikle ikinci gün. heryerde sıra, sürekli biyerlerden bi yerlere dolanan insanlar, ellerinde sürükledikleri minderler, yetmeyen internet, göçen POSlar, çekilemeyen kredi kartları, biten su... kalabalıktı işte
-herşeye rağmen Santral kesinlikle süper bir festival alanı, daha az bilet satışıyla süper festival olur dedirtti..

öyle işte... bir festival nasıl biterse öyle bitti bu festival de :P

1 Temmuz 2011 Cuma

Bana bi Schengen çek abi…

Yaa bu nasıl bir kabus ola ki?.. Cennet vatanının nice görülmemiş, keşfedilmemiş köşesi varken gözünü dışarı çeviren bizlerde de var kabahat, tamam ama… Ya bir ülkeye, hepi topu 2 saat öteye gitmek bu kadar zor olmamalı sanki. Avrupa Birliği’ne girince çözülecekse sırf bu yüzden girelim valla, ne gerekiyosa yapalım aramızda toplaşıp.. Kaçıncı sınıf ülke muamelesi görüyoruz Dünya üzerinde kestirmek güç ama gelişmekte olan ülkeler arasında parlayan inci olarak gösterilen sevgili Türkiye'nin vatandaşı, hepisi topusu 6 aylık, çok mu oldu tamam 3 aylık vize almak için bu kadar sürünmemeli be yaw. 

Ettiğin masrafı, yok aracıya şuna buna ödediğin parayı da geçtim, be Allah’ın adamları, bu "gerekli evrak" listesindeki evrakların çoğu ne kadar gereksiz farkındasınız değil mi? Bi pasaport, bi kimlik neyinize yetmiyo abicim? Tapu, ruhsat, hesap cüzdanı ıvır zıvır istemek de ne? Kızını mı vercen? Satın mı alcaz ülkeni? Para yoksa da ben sürünücem orda sana nooluyo ki? Gidiş-dönüş biletim var mı var, kafa kağıdım var mı var, e bırak geçeyim??? O şirket vergi levhasıyla ticaret sicil gazetesini de rulo yapıp müsait yerlere şeyediyosunuz heralde…

Neyse, bişi demicem… Be vicdansızın kızı, be nankör kedi.. Çok isyanın varsa kır dizini otur ülkende di mi.. Hiiiiçççç :P